Başbakanlıkça onaylanarak TBMM ne yasalaşması için sevk edilen yeni tasarı, “Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlar İçin Değişiklikleri” önermektedir. Bu tasarı uyarınca, belediyelere verilmiş olan medeni nikâh kıymak yetkisi artık müftülüklere de tanınacaktır. Nikâh kıymak görevini, müftüler kendilerince uygun görecekleri ve seçecekleri bir din adamına verebileceklerdir. Bu kişi, bir köyün imamı da olabilecektir.
Aileden Sorumlu Bakan ve İçişleri Bakanı, bu yasa tasarısına önce karşı çıkmışlardı. Aynı tepkiyi MHP’li komisyon üyesi milletvekili de göstermiş ve muhalefet şerhi koymuştu. Ancak ülkemizin şu anda geçerli sayılan durumu (statükosu) nedeni ile her üç yetkilinin itirazları yok sayılabildi ve tasarı Meclis’e sunuldu.
Bu kez, ülkemizin birçok kadın kuruluşları ve kadınlar ağırlıklı STK’ ları devreye girdiler. Birçok kadınımız TBMM ne bizzat giderek itirazlarını dile getirmiş oldular. Gelişme hemen her itirazda olduğu gibi tasarı komisyona çekilecektir denerek sessizliğe büründürüldü.
Bu tepkilere karşın ise Sayın AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan kesin kararını açıkladı; “İsteseniz de istemeseniz de, bu yasa geçecektir!”
Demokrasiye çok inanmış olan (!) AKP Grubu içinden de tabi bir ses çıkamazdı artık!
Müftülüklere Nikâh Kıymak yetkisi veren tasarı konusunda tartışmalar ve itirazlar sona ermemiştir. Yurt genelinden sesler çıkmaktadır. Özellikle kadınlarımız, Medeni Kanun ile verilen yasal haklarının ve Devrim Yasaları ile sağlanan kadınlara eşit yurttaşlık haklarının bu yasa ile geriye doğru işleyeceği kuşkusundadırlar. Evli kadının yasal güvencelerinin yok sayılabileceği ve çocuk gelinleri artırabileceği endişesi de yok sayılamamaktadır. Keza bu yasa, hepimize şamil olan Anayasal haklarımıza ve demokrasinin özellikle laiklik ilkesine aykırıdır diye düşünülmektedir.
Yasalar iki gerekçe ile hazırlanır; ihtiyaç ve amaç. Halen belediyelerin evlendirme memurlarının görev yaptığı nikâh daireleri önünde kuyruklar olmadığına göre, nikâh kıymak görevini takviye etmek üzere ikinci bir ekibe gereksinim olmadığı açıktır. Demek ki bu yasa tasarısını bir ihtiyaca binaen hazırlanmamıştır. O halde yasaların kurgulanması için ikinci gerekçe sayılan amaç ilkesi burada öne çıkmaktadır. Bu amaç ise çok açıktır; gündelik yaşamın ve sosyal ilişkilerin aynen eğitim müfredatında olduğu gibi dinsel kıstaslarla düzenlenmesine hizmet etmektir. Tasarı içeriğinde hem medeni nikâh ve hem de dini nikâh olarak var gösterilen sosyal ve hukuksal evlenme sözleşmesi, artık bellidir ki, az sonra sadece Diyanet İşleri Başkanlığı kadrosundaki din adamlarınca düzenlenecektir.
Bu yasa sonrası toplumsal ayrımcılık daha da belirgin hale gelebilecektir. Çünkü Sünni inanışlı bir çift için geçerli olacak müftülük görevlisi olan bir imam tayin edilmiş olurken, Alevi inanç sistemine bağlı bir başka çift için bir Alevi Dedesi bu çiftin nikâhını kıymak üzere müftülerce atanabilecek midir? Veyahut inanç farklılıkları olan Hıristiyanlar için bir papaz veya Museviler için bir haham nikâh kıymak üzere resmen kabul edilecek midir?
Anlaşıldığı üzere bu yasa tasarısı Devrim Kanunlarına ve özellikle Anayasanın laiklik ilkesi yanında, vatandaşların değişik inanç sistemlerine saygı gösterilmesini zorunlu kılan eşitlik ilkesine de aykırıdır. O halde sorun, belirli bir kesim tarafından ısrarla ifade edilen ‘Davamız’ denen Siyasal İslam temelli bir rejime yol döşemek amaçlı mıdır?
***
17 Ekim Salı günü, CHP Mersin / Yenişehir İlçe Başkanlığı tarafından rutin olarak düzenlenen haftalık bilgilendirme ve tartışma toplantısının gündemi, Müftülüklere Nikâh Kıymak Yetkisi veren tasarı üzerine kurgulanmıştı. İlçe Başkanı Sayın Hüseyin Özveren’in hoş geldiniz toplantı açılışını takiben, Mersin’in Yurttaş Hareketi kurucusu ve başkanıAvukat Sayın Şerife Arıcı Yıldız yönlendiriciliği ile konu tartışıldı. Konuşmacı olarak katılan ADD, ÇYDD ve Çevre Koruma dernekleri başkanları sunuşlarını yaptılar. Sonra da katılımcılardan arzu edenler kendi fikir ve görüşleri ile katılımcıları bilgilendirdiler.
Toplantı sonrası, katılımcılar aşağıda örneğini sunacağım metni bireysel olarak imza altına alarak faks ile TBMM Başkanlığı nezdinde dikkate alınması için postaladılar. AK-ŞAKA olarak ise bu metni gazeteniz Mersin İmece Haber aracılığı ile ben de ilgililerine sunuyor ve metni aynen sizlerle paylaşıyorum:
“TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA / ANKARA
1926’da kabul edilen Türk Medeni Kanunu (TMK) kadınlarımızın medeni haklarının güvencesidir.
Kanunla düzenlenen en önemli güvencelerden birisi de medeni nikâhtır.
Kamuoyunda müftülüklere nikâh yetkisi yasası olarak bilinen “Nüfus Hizmetleri Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” teklifi TBMM gündemindedir.
TMK’na göre evlendirme memuru Belediye Başkanı veya onun bu işle görevlendirdiği bir memurdur. Meclise sunulan kanun tasarısı ile müftülüklere de yani müftüye veya onun görevlendireceği bir imama resmi nikâh kıymak yetkisi verilmektedir.
Bu yasa, TMK’na, Devrim Kanunlarını koruyan Anayasamıza ve laikliğe açıkça aykırıdır.
Bizler, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak; Cumhuriyetin, devrim kanunlarının, TMK’nun kazanımlarından vazgeçmiyoruz.
MÜFTÜLÜKLERE RESMİ NİKÂH YETKİSİNİ KABUL ETMİYORUZ!
Milletvekillerimizi bu yasa teklifine kırmızı oy vererek reddetmeye çağırıyoruz.”
Erdal Akalın (17.10.2017)