Anlatacağımız fıkra A.B.D. geçen bir olgudur.
Ama kanımca fark etmez, zira kadınlar her yerde aynı canlılardır!
Orta yaşa ayak atmış bir kadıncağız 50. yaş gününü kutlamak için hazırlıklarını tamamlamış. Kuaföründen başlayarak terzisine kadar hemen her gereksinimine yanıt verecek mağazaları dolaşarak kendisi için gerekli gördüğü şeyleri tedarik etmiş.
Bu hazırlıklarını tamamlayınca, boy aynası karşısına geçerek kendisini doyasıya seyretmiş ve elli yaşına gelmiş olmasına karşın bakımlı bedeni ve yüzü ile kendisi ile iftihar etmiş, yaşam heyecanı bir başka artmış. Takvim yaşından çok daha genç göstermekte oluşu gururunu okşamış.
Tüm bunlara karşın, kendi görünümünü başkalarının gözü ile test etmek arzusuna kapılmış. Bu amaçla vereceği parti hazırlığı için uğraması gereken yerleri dolaşırken, muhatap olduğu kişilere sorarak yaşını tahmin etmelerini istemeye karar vermiş.
Öncelikle akşam için hazırlanan yaş günü pastasını hazırlayan pastacıya uğrayarak hazırlığı kontrol etmek için pastaneye girmiş. Pastayı yapan usta ile görüşür ve yapılan pastanın görkemini izlerken dayanamayarak pasta ustasına sormuş;
- Sizce ben kaç yaşındayım?
Pasta ustası kısaca süzmüş kadını ve fikrini söylemiş;
Kadın bu yanıttan mutlu olmuş ama eklemiş; “Hayır, ben tam 50 yaşındayım!”
Ustanın yanından ayrılan kadıncağız, bu kez evine gönderilecek pastanın bedelini ödemek üzere kasaya yönelmiş. Orada da heyecanını yenemeyerek kasiyer kıza sormuş;
- Sence ben kaç yaşındayım?
Kasiyer kız, yüzüne ve yukarıdan aşağıya doğru tüm bedenine göz gezdirmiş ve yanıt vermiş;
- Hanımefendi, bence siz 29 yaşındasınız.
Kadıncağız bu yanıttan memnun olarak küçük bir kahkaha ile cevap vermiş kasiyer kıza; “Hayır, ben tam 50 yaşındayım!”
Koşuşturmaktan yorulan ve karnı da açıkmış olan kadın, bu kez yolu üzerindeki sandviç satan dükkâna girmiş. Şöyle atıştırmalık bir tane hazırlatırken, tezgâhtar kıza bakarak gülümsemiş ve aynı soruyu sormuş;
- Sence ben kaç yaşındayım?
Sandviçi kâğıda sararken kız, kadına tepeden aşağı doğru bakarak yanıtlamış;
- Hanımefendi kanımca 35 yaşındasınız.
Bu yanıttan mutlu olan kadıncağız cevaplamış kızcağızı; “Hayır, 50 yaşındayım!”
Çarşı pazar işini tamamlayan kadın, artık eve dönmeye karar vererek otobüs durağına gelmiş. Durakta kendisinden başka yaşlıca bir bey varmış sadece. Tenhalıktan istifade ederek, yolcu adama yanaşmış ve sormuş;
- Affedersiniz ama size bir sorum var. Sizce ben kaç yaşındayım?
Yaşlı sayılacak adam, kadına iyice bakmış ve yanıtlamış;
- Bu konuda pek yanılmazdım ama maalesef artık gözlerim iyi göremiyor. Ancak gene de mutlaka bir yanıt istiyorsanız, lütfen ellerimi tutarak ve elbise yakanızı biraz genişleterek memelerinizi ellerimle kontrol etmeme fırsat verin. Böylece doğru tahmin yapabilirim.
Kadın sağa sola bakmış ve gerek durakta kimse olmaması ve gerekse sokağın çok tenha olmasını gözeterek, adamın ellerini tutarak yakasını genişlettiği elbisenin içine sokmuş.
Adam, gözleri yerine ellerini kullanıyor tavrı ile kadının memelerini bir süre okşamış, sonra tam karar veremedi havasını takınarak biraz daha oynamış kadının göğüsleri ile.
Kadın karar vermesini sabırsızlıkla beklediği adamı uyarmak zorunda kalınca, duraktaki adam yanıt vermiş;
- Hanımefendi, siz tam 50 yaşındasınız.
Kadın hayretle konuşmuş;
- Doğru ama nasıl bu kadar kesin bilebildiniz?
Adam gülümsemiş;
- Siz sandviççi kızla bu konuyu konuşurken, ben tam arkanızda idim!
***
Kısa süre adını özlemle andığımız merhum ozan Cemal Süreya’ya rahmet dileklerimle;
“Tanrı, önce erkeği yarattı!
Tanrı, bin birinci gece şairi yarattı;
Bin ikinci gece Cemal’i.
Bin üçüncü gece bir şiir okudu Tanrı;
Başa döndü sonra,
Kadını yeniden yarattı!”
Erdal Akalın (17.01.2017)