Hafta sonu kahvaltısındayız. Hemen herkes öğretmen diyebiliriz. Sohbet konusu da anlaşılacağı gibi okul, öğrenciler, öğretmenlerin sorunları…
İmam Hatip Lisesi’nde matematik öğretmeni olan genç anlatıyor; “Toplama, çıkarma, çarpma ve hele bölme işlemlerini yapamıyorlar… Sadece bir sınıfta değil, tek sınıf hariç (Lise düzeyinde olmasa da diğer sınıf seviyelerine göre yapılıyor değerlendirme) hepsi böyle… Ne yapacağımı bilemiyorum.”
Söze bir başka örnekle, üniversitede öğretim üyesi ve Doçent unvanlı bir diğer öğretmen katılıyor. “Derste bir konu başlığı ile anlatım yaptım ve öğrencilere anlamadıkları bir yer olup olmadığını sordum. Bir öğrenci, konu başlığını anlamadığını söyledi…İnanılmaz” Tam bu sırada matematik öğretmenimiz “İşte senin bu anlattığından 30’zarlı gruplardan birkaç tane düşün … Ve halimi hayal et…” diye isyan ediyor.
Bir süre öncesine kadar ortaokul seviyelerinde görülen bu eksiklik, şimdi liselerde… Dört işlemi yapamadan bitirilebilen “Lise” öğrenim yaşamı! Ardından da hemen her ile açılan “Üniversitelerde üniversiteli olma yaşamı!”
Bağlantı yapacağım konu hemen anlaşıldı değil mi?
Dünyanın hiçbir ülkesinde, eşi ve benzeri olmayan, “Türk usulü” denilerek sözüm ona yumuşatılmaya çalışılan ve Ümit Kocasakal’ın deyimiyle “Türk Milleti’nin aklına hakaret eden “Yeni Anayasa” programında, milletvekili seçilme yaşı 18’e indiriliyor.
1) Milyonların oyu mu hedefleniyor?
2) Milletin VEKİLİ olacak olanların herhangi bir birikimlerinin olmaması mı tercih ediliyor?
3) “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adıyla yapılması planlanan rejim değişikliğinde TBMM’nin artık bir etkisinin olmayacağı ve bu nedenle milletvekili seçilme yaşının da şirin görünme çabası olduğunu mu düşünelim?
4) Gençliğin, ülke ve millet yararına öğrenim yaşamını sürdürmesi gerektiği gerçeğini bir yana bırakıp, tek adam onaycılığında görevlendirileceğini mi okumalıyız?
5) Milletin VEKİLİ olabilmek için gerekli bilgi, birikim, yetenek, sabır, pratiklik, heyecan, coşku, azim, birlik ve beraberlik anlayışları önemli olmaktan çıkarılıyor mu?
(Seçilme yaşı 25’te kalsaydı onay mı verecektik? Elbette hayır… Emeğin, zamanın
nelerle kaybedildiklerine bir örnek sadece)
Eklemeler yapabilirsiniz…
“Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adı altında;
Eyaletleşmeye gidilen yola giriş kapısı yapılmaktadır,
FETÖ olarak adlandırılan Fethullahçı Terör Örgütü’nün yapmak istediği
yapılmaktadır,
PKK’nin istediği yapılmaktadır,
Öcalan ile yapılan görüşmelerde ve Öcalan-Kandil mektuplaşmalarında istenen
yapılmaktadır.
* *
“Omurgalı” olmanın tam da yeridir ve zamanıdır!
“Milli” olmanın gereği, Millet’i kucaklamaktan geçer.
Milli iradenin temsil yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni güçlendirmekten geçer.
Yasama, yürütme, yargı erklerinin bağımsızlıklarını kabul etmekten geçer.
* *
Prof. Dr. Süheyl Batum’dan aldım yazı başlığını. Süheyl Batum’un eline, yüreğine, canına sağlık olsun… Bilgi ve birikimi ve yetkinliği ile Adına “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denilenin gerçekte PA-LAV-RA olduğunu satır satır açıkladı… Yetmedi demek ki, bir daha açıkladı… Yapılanların gerçekten de PA-LAV-RA olduğunu artık herkes öğrendi.
Şimdi sırada AKP, MHP milletvekilleri başta olmak üzere TBMM’deki ellerin VATAN ve MİLLET sevdalarını ispatlamaları için kullanma zamanı!
* *
Ya şimdi aklımızı başımıza devşireceğiz ya da hep birlikte bedel ödeyeceğiz…
* *
Yeni yıla; Atatürk’ümüze, Cumhuriyet değerlerimize, Türk Milleti saygınlığına yakışan bir biçimde ve “Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” özelliklerimizi yeniden güncelleştireceğimiz ve pekiştireceğimiz bilinciyle ve gerçekten “MİLLİ SEFERBERLİK” anlayışıyla girelim ve gerçekleştirelim!