Yazı başlığı sizlere yeterince anlamlı gelmiştir. Gazetelerin üçüncü sayfaları hemen her gün bizim erkek taifesinin maceraları ile doludur. Maceraları derken yanlış anlamanızı istemem, çünkü bu maceralar ya karakoldan, ya da adliye koridorlarından yansıyan, çoklukla kan kokusu sinmiş maceralardır.
Bu maceralar sonrası bir kadın kanı akmamışsa bile en azından bir azgınlık ve saldırganlık havasını hemen sezersiniz. Gerekçe son derece masum bir suratla akseder topluma; “Namus meselesi!”.
Tarım devriminin yarattığı ve din figürü ile bezenmiş erkek egemen toplum yapısını maalesef halen aşamamış bulunuyoruz. Bu aşamayı başarı ile atlatmak için öngörülen eğitim ve öğretim sisteminden de yoksunuz. Toplumun aydın kesimlerince değişik yorumlar yapılır. Üçüncü sayfa kahramanları olan erkekler yerilir ve de hatta lanetlenir. Ertesi sabah aynı sayfalar benzeri haberlerle doludur gene! Yeniden kızarsınız ve lanetlersiniz. Yıllardır sürer gider böylece.
İşin acı tarafı bizi yönetenler de çoklukla toplumun bu kesiminden pek yakınmazlar. Hatta korkarım mayaları da birbirine benzerlik gösterdiğinden hoşgörülüdürler!
Bu durum, kadın ve kızlarımızın makûs talihi olmaktan öteye, aslında erkek egemen toplumu kutsayan geri kalmışlığımızın hesabı herhalde cehennemde verilecek insani günahlarıdır!
Üçüncü sayfa erkeklerini tanımamıza yardımcı olacak ve bebeklikten itibaren bilinçaltlarında ne tür patolojik bir tomurcuğun şekillendiğini bize yansıtacak bu güzel yazı, belli ki konuya kafa yormuş aydın bir kadının kaleminden çıkmıştır. Sayın Derya Kır Hanım’ın zihin açıcı bu yazısını da bir dostum benimle paylaşınca, sadece kendi arşivime tıkıştırmamın doğru olmayacağını düşünerek sizlerle paylaşıyorum:
“Pipi Gücü
Kadın hamile...
Bebek erkekmiş.
Aile mutlu, çok mutlu!
Bebek doğdu.
Pipisini amcalara gösterdi. Amcalar da bayram sevinci. Dünyanın en gerekli organını gördüler çünkü!
Bebek terledi, çırılçıplak soydular; evde, misafirlikte, mahallede böyle gezdi.
Bu hakka sahipti çünkü pipisi vardı.
Bebek biraz büyüdü. Sünnet olacak. Davullar, zurnalar, hediyeler...
Çocuk düşündü: "Sanırım bu çok önemli bir organ..."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Üç beş güzel kız var gittikleri yerde, annesi babası dedi ki:
"Hangisini alayım oğlum sana?"
Çocuk düşündü:
"Sanırım karşı tarafa sormaksızın seçme hakkım var."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Çocuk acıktı, sofrasını varsa kız kardeşleri ve annesi hazırladı.
Yemek bitince topladılar.
Çocuk düşündü:
"Sanırım kızlar/kadınlar bana hizmet etmekle yükümlü."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Kalabalık bir yemek daveti, herkes masaya sığamayacak. Erkekler ve yaşlılar masaya oturdu. Çocuğu da masaya oturttular.
Annesi ve varsa ablaları yerde oturuyordu.
Çocuk düşündü:
"Sanırım önemli olan erkeklerin konforu."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Servis yapılacak, önce erkeklere yemek verildi, erkekler yardım etmedi.
Çocuk düşündü:
"Sanırım öncelikli olan erkeklerin karnının doyması."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Çocuğun kız arkadaşı oldu.
Bütün sülale duydu. Herkesin ağzı kulaklarında
Densiz bir amca: "Neler yapacaksın bakim kızlara" dedi.
Çocuğun anne ve babası:
"Oğlumdan iyisini mi bulacak?" dediler.
Çocuk düşündü:
"Sanırım en iyisini hak eden benim ve bu yüzden kızlara rızayla ya da rızasız istediğimi yapabilirim."
Çocuk bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Çocuk büyüdü, arkadaşlarıyla dışarı çıktı, gezdi, eğlendi. Eve geç geldi, paşalar gibi karşılandı. Kız kardeşi eve geç geldiği için azar işitirken, dövülürken...
Genç düşündü: "Sanırım eve istediğim saatte girip çıkabilirim."
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Kavga etti, ağzı burnu kan içinde.
Annesi, babası: "Koçum benim, helal olsun" dedi.
Genç düşündü:
"Sanırım güçlüyüm ve sorunlarımı bu şekilde halledebilirim."
Genç bunu aklının en karanlık köşesine yazdı!
Genç büyüdü...
Ama bir türlü "adam" olamadı!
Ve aklının karanlık köşelerine yazdıklarını uygulamaya koyuldu!..”
***
Umarım, 3. Sayfa Erkeklerini anlamanız için yararlı bir sunum olmuştur!
Erdal Akalın (02.01.2017)