İstanbul Sözleşmesi kapsamında birbirinin izdüşümü iki rapor: Batı’nın Grevio raporu ve ’yerli’ gölge rapor-1 | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
21:57  MERCAN’DA BİR İLK: ‘GECE GÖZLEM ETKİNLİĞİ’  21:35  ŞEHITOĞLU, DURAK’A TAM DESTEK VERDI  10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı 
İstanbul Sözleşmesi kapsamında birbirinin izdüşümü iki rapor: Batı’nın Grevio raporu ve ’yerli’ gölge rapor-1

 

İstanbul Sözleşmesi kapsamında birbirinin izdüşümü iki rapor: Batı’nın Grevio raporu ve ’yerli’ gölge rapor-1

12 Mayıs 2021

Gazeteden okuyoruz: “Halen Türkiye Cumhuriyeti’ni ve güvenlik politikalarını ‘Gece Yarısı Ekspresi’* mantığıyla yansıtan ve kendilerine yabancı unsurlarca arka çıkılmasını bekleyen bu iradenin tüm beyan ve davranışları, hukuk düzeni içerisinde kabul edilebilir bir resim ortaya çıkaramayacaktır.”


PROF. DR. TÜLİN OYGÜR- CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ GENEL BAŞKANI

Bu ifade, terör suçuyla ilgili bir davada mahkûmiyet kararı veren mahkeme heyetinin, karara ilişkin gerekçe yazısında yer almaktadır. Bu dava yazımızın konusu değildir, ama karar gerekçesindeki bu sözler, aşağıdaki tartışmamızla yakından ilgilidir.

Group of Experts on Action Against Violence Against Women and Domestic Violence (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubu) isminden kısaltılan GREVIO, İstanbul Sözleşmesi'nin taraf ülkelerde etkili şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla oluşturulan özel bir izleme grubudur. İstanbul Sözleşmesi'ne taraf olan ülkelerin temsilcilerinden oluşan Taraflar Komitesi, taraf ülkelerin bildirdikleri adaylar arasından bir seçim yaparak 10-15 arası kişiden oluşan Grevio’yu belirlemektedir. Grevio’nun görev süresi 4 yıldır (İS, 66/2).

Grevio’nun taraf ülkede İstanbul Sözleşmesi'nin ne ölçüde uygulandığını değerlendirmesi üç yöntem üzerinden yapılmaktadır. Birisi taraf ülkenin resmi makamlarınca cevaplanacak kapsamlı bir ankettir; ikincisi taraf ülkedeki hükümet-dışı organize yapılardan, yani sivil toplum kuruluşlarından (STK) istenecek raporlardır; üçüncüsü de taraf ülkeye gidilerek orada yapılacak gözlemler, incelemelerdir. Grevio’nun ülke ziyaretlerinde diplomatik üstünlüğe sahip olacağı da Sözleşmede garantiye alınmıştır (İS, 66/7).

Grevio mekanizmasının gerçekte ne olduğunu, Grevio elemanlarının Soros’un Açık Toplum Vakfı'yla olan bağlarını, Türkiye’deki çok sayıda kadın örgütüyle olan dolaylı-dolaysız ilişkilerini ve bunların hazırladığı, yazımıza da konu olan Gölge Raporu ve Grevio’nun Türkiye Değerlendirme Raporunu adeta mikroskop altında inceleyen Işıl Çetin’in Teori Dergisi'nde yayınlanan makalesini okumanızı salık veririz.

Grevio, Türkiye değerlendirmesini 2017 Ocak ayında resmi makamlara gönderdiği anket ile başlattı. Türkiye Temmuz 2017’de anketi raporlaştırarak Grevio’ya iletti. Bu arada Türkiye’den İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu da bir Gölge Rapor hazırlayarak Grevio’ya sundu. 2017 sonbaharında Grevio Türkiye’ye bir ziyarette bulundu. Grevio, Türkiye Değerlendirme Raporunu 15 Ekim 2018’de yayınladı.

Raporun Giriş bölümünde Türkiye’nin değerlendirilmesi çerçevesinde; İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu, Bağımsız İletişim Ağı (BİANET), Gökkuşağı İstanbul Kadın Kuruluşları Platformu, Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve Kadın Sağlıkçılar Eğitim ve Dayanışma Vakfı'ndan yazılı katkı alındığı belirtilmektedir.

İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu'nun imzasıyla Grevio’ya sunulan Gölge Raporu hazırlayanlar Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Kadınlarla Dayanışma Vakfı, Kadının İnsan Hakları Yeni Çözümler Derneği, Eşitlik İzleme Kadın Grubu, Engelli Kadın Derneği, Kaos GL Derneği ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'dir.
 
Gölge Raporu imzalayan İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu ise toplam 81 kadın ve LGBT örgütünden oluşmaktadır. Bu örgütlerin içinde Türk Kadınlar Birliği, Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu, İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği, İzmir Barosu Kadın Hakları ve Hukuk Araştırmaları Merkezi gibi nispeten büyük ve ulusal ölçekli olduklarını söyleyebileceklerimiz de bulunmaktadır.

Grevio’nun hazırladığı 2018-Türkiye Değerlendirme Raporu ile “yerli” Gölge Raporun içerikleri, Batı’nın Türkiye’de “umduğu” siyasi ve toplumsal değişimin İstanbul Sözleşmesi, daha doğrusu kadına yönelik şiddetle mücadele üzerinden nasıl ifade edildiğini ve bunun araçlarını ortaya koyması bakımından önemlidir.

Her şeyden önce Grevio Raporu, Türkiye’nin emperyalizmin maşası PKK ve FETÖ’ye karşı verdiği mücadeleyi “Terörle mücadele tedbirleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki güvenlik operasyonları ve başarısız darbe girişimi sonrası kamu görevlilerinin toplu ihracıyla ortaya çıkan kamu görevlileri kaynağının boşalması gibi çeşitli faktörlerin, kadınların şiddetten uzak yaşama hakkının yerine getirilmesine uygun olmadığını ortaya koymaktadır” sözleriyle mahkûm etmektedir. Grevio Raporundaki bu ve benzeri ifadelerin hepsinin kaynağı olarak, OHAL’i ve terör şüphelilerinin KHK’larla ihraç edilmesini yerden yere vuran ve terörle mücadele eden güvenlik güçlerimizin kadınlara fiziki şiddet uyguladığını ve cinsel saldırıda bulunduğunu iddia eden bazı kadın örgütleri ve STK’lar gösterilmiştir (Gölge Rapordan).

Grevio Raporundaki diğer bir ifade şudur: “Yetkililerin kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadeleye ilişkin çabalarının zayıfladığı görülmektedir. Bunun bir nedeni, kadınların ayrımcı kalıp yargıları çok zorlamayan anne ve bakıcı olarak geleneksel rollerinin vurgulanması yönündeki eğilimdir. Grevio, bu faktörlerin devletin kadın haklarını ve eşitliği geliştirme çabalarını başka yöne çevirmesi ve Türkiye’nin kadına yönelik şiddetin etkin bir şekilde önlenmesi yönündeki çalışmalarını engelleyeceği hususunda endişelidir.”

Gece Yarısı Ekspresi (Midnight Express); 1978 tarihli, İngiliz-Amerikan ortak yapımı sinema filmidir. Türkiye’de uyuşturucuyla yakalanıp hapse atılan bir yabancının İstanbul Sağmalcılar Cezaevi’nde geçirdiği tutukluluk sürecini anlatır. Gerçek öykü olarak yazılmış, aynı adlı kitaptan senaryolaştırılmıştır. Film, yıllarca, Türkiye düşmanı birçok mihrakta Türkiye’yi karalama malzemesi olarak kullanılmıştır. Kitapta Türk gardiyanların yaptığı işkence veya cinsel istismardan söz edilmediği halde bunlar filme sonradan eklenmiştir. Senaryo yazarlarından birisi olan Oliver Stone 2004 yılında, film nedeniyle yaşanmış olan yanlış anlaşılmalardan ve Türkiye’de pek çok kalbin kırılmış olmasından dolayı üzüntü ve pişmanlık duyduğunu ve yaratmış olduğu ırkçı yansımanın farkında olduğunu belirterek Türklerden özür dilemiştir. Olayı yaşayan ve kitaplaştıran kişi de yıllar sonra yaptığı bir açıklamada filmde çarpıtılan Türkiye görüntüsü yüzünden vicdan azabı duyduğunu belirtmiştir.

Batı’nın Grevio raporu ve 'yerli' gölge rapor (2)


13 Mayıs 2021


İstanbul Sözleşmesi kapsamında birbirinin izdüşümü iki rapor: Batı’nın Grevio raporu ve 'yerli' gölge rapor


PROF. DR. TÜLİN OYGÜR- CUMHURİYET KADINLARI DERNEĞİ GENEL BAŞKANI

İstanbul Sözleşmesi üzerinden ve Gölge Raporun verdiği destekle Grevio’nun ağzından Batı bize diyor ki, “Kadın erkek eşitliğinde aileye yer yoktur! Kadını aile içinde tanımlarsanız kadın şiddet görmeye devam eder. Aile kurumunu boş verin!” Öyle ya, bazılarımız için uygarlığın kıblesi sayılan Batı ülkelerinde aile, ne zamandır aşındırılmıştır. Kadın ve erkeğin aile kurumunun gereklerini, sevgi ve eşitlik temelinde paylaşmaları onlara göre imkânsızdır. “Aileyi bitiriyoruz; yerine LGBTİQ verelim, devamında pedofiliye ve enseste özgürlük geliyor! Değerlerini yitirmiş, yalnız ve yarınsız insanı verelim! Evet, ortada bir millet kalmayacak ama görün bakın, kadına yönelik şiddet nasıl da bitecek!” LBGTİQ’nun, neoliberalizmin ideolojik siyasi hareketi olduğunu anlamak için başka ne söylemek gerekir? Grevio Raporundaki bu ifadelerin kaynağı da, “Şiddetin çoğunlukla aile ve aile gibi yakın ilişkilerin içinde üretildiği bilgisini yok saymadan, aile kavramına karşı gerçekçi ve eleştirel bir tutum geliştirilmesini” öneren, “Yetkililer, kadınların güçlendirilmesiyle ilgili tüm etkinliklerde, kadına bireyden ziyade ailenin bir parçası olarak yaklaşıyor” diyen, “Farkındalığın arttırılması için yapılan çalışmalarda bel kemiğini ailenin güçlendirilmesi yaklaşımı oluşturduğu için, Sözleşmenin amaçladığı gibi, kadın erkek eşitliği, tek tip olmayan kadınlık ve erkeklik rolleri konusunda bilgi yayma işlevi bulunmamaktadır” diye şikâyetçi olan Gölge Rapordur. 

Grevio’nun Raporunda “İstanbul Sözleşmesini ve ilkelerini savunan bağımsız kadın kuruluşları gibi sivil toplum kuruluşlarının yaşadığı ve gittikçe artan kısıtlayıcı koşullar konusunda endişeli oldukları ve tüm kadın gruplarını temsil eden kadın kuruluşlarının gelişmesine ve yetkili makamlarla işbirliği yapmasına olanak sağlayan bir ortama acil ihtiyaç olduğu” belirtilmiştir. Çünkü Gölge Rapor baştan sona “bağımsız kadın örgütleri ve LGBTİQ örgütlerinin kadına yönelik şiddet (KYŞ) konusunda verdikleri mücadele yönünden devlet makamlarınca süreçlere dâhil edilmediği” yakınmalarıyla doludur. Gölge Raporu yazan ve imzalayan örgütlerle, Türkiye dışından “insan hakları”cı vakıf veya ağlarda bağlantı içinde olan Grevio elemanları da bu yakınmaları Rapora yansıtmışlardır. 

Bu durumu “Tek bir yerinde cinsel yönelimler, cinsel kimlik ifadeleri geçti diye İstanbul Sözleşmesinin bunları içine aldığını nasıl söyleyebiliyorsunuz?” diyenler iyi değerlendirmelidir. Konu, KYŞ ile mücadele amacıyla hazırlandığı savunulan İstanbul Sözleşmesinin bu grupları da kapsadığı gerçeğinin çok daha ötesinde, neoliberalizmin beslediği LGBTİQ hareketinin kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin içinde kendine çok geniş bir alan açtığı noktasındadır. Fizikteki birleşik kaplar kuralındaki gibi, KYŞ ile mücadelede aile kurumunun hedef alınması LGBTİQ hareketinin beslenmesini getirmektedir. 

Aslında Gölge Raporda Öneri olarak yer alan “Toplumsal cinsiyet, yaş, sağlık durumu, azınlık olma durumu, engellilik, göçmen ya da sığınmacı olma, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, Anayasa’nın 10. Maddesine ‘ayrımcılık yapılamayacak koşullar’ olarak açık bir şekilde eklenmelidir.” ifadesinin Grevio Raporuna da girmesi beklenirdi. İstanbul Sözleşmesinde kalsaydık, sanki Anayasa’mız ve kanunlarımız her tür ayrımcılığı yasaklamıyormuş gibi, böyle bir maddenin Anayasa’ya eklenmesi gündeme gelecekti. 

Grevio, “belirli etnik gruplara ait kadınlar örneğin Kürt kökenli kadınlar” ifadesini çok sevmiş ve Raporun her yerinde kullanmıştır. Gölge Raporda da “Kürt kadınlar başta olmak üzere etnik grubu bakımından azınlık olan kadınlar” ifadesi birçok yerde geçmektedir. 

Batılı devletlerin, ülkesi ve milletiyle bölünmez, üniter bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’ni her fırsatta etnik köken ifadeleri kullanarak anmasının nedeni hepimizce malumdur. Türkiye’nin etnik temelde parçalanması, onların Sevr’den bu yana kursaklarında kalan sevdalarıdır. Ülkemizin parçalanmasına karşı verilen mücadeleye ilişkin, içimizden bazı kadın örgütleri ve STK’ların hazırladığı Gölge Raporda ortaya konan tavır ise aramızdaki Sevr sevdalılarını işaret etmektedir. 

Gölge Rapor, “15 Temmuz 2016’da gerçekleşen darbe girişiminden beri KHK’larla basın kuruluşları kapatılmakta, basın özgürlüğü gasp edilmekte, akademisyenler görevlerinden ihraç edilmekte ve tutuklanmaktadır.” demekte, ardından “Güneydoğu’da durum daha da vahimdir. 11 Eylül 2016 tarihinden itibaren Kürt halkın yoğunlukta bulunduğu bölgede 86 belediyeye kayyım atandı, 34 kadın belediye eş başkanı tutuklandı, belediyelere bağlı 43 kadın merkezi kapatıldı” diye yakınarak adını geçirmeden HDP’nin sözcülüğünü yapmaktadır. Gölge Rapora göre OHAL sürecinde insan hakları ihlal edilmekte, bağımsız kadın örgütleri kapatılmakta, kadın aktivistler tutuklanma riski yaşamakta ve geleceklerinden endişe duyulmaktadır. Gölge Rapor hızını alamayıp uluslararası mekanizmaları devlete gerekli çağrıları yapmaya ve yaptırım uygulamaya davet etmektedir. 

“Yerli” Gölge Raporla, Avrupa Konseyi menşeli Grevio Raporunun, birbirinin izdüşümü olduklarını anlamak için yüksek zekâya gerek yoktur. 

Grevio görevini yapmıştır. İstanbul Sözleşmesini gerekçe göstererek Türkiye’ye üniter ulus devlet sevdasından vazgeçip PKK ve FETÖ ile mücadeleyi bırakmasını ve milli değerlerimizi ve kültürel yapımızı gözden çıkarıp Batı’nın vatansız, kimliksiz, cinsiyetsiz yapayalnız insan figürünü kadın erkek eşitliği diye yutmamızı istemiştir. 

Gölge Raporu hazırlayanlar da görevlerini yapmışlardır. KYŞ ile mücadele adına Raporun her sayfasında devletimizin terörle mücadelesini ve milli ve kültürel yapımıza olan bağlılığımızı Batı’ya şikâyet etmişler ve Türkiye’ye müdahale edilmesini istemişlerdir. Aynı, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve güvenlik politikalarını ‘Gece Yarısı Ekspresi’ mantığıyla yansıtan ve kendilerine yabancı unsurlarca arka çıkılmasını bekleyen irade gibi… 

Gölge Raporu hazırlayan ve imzalayan kadın örgütleri ve STK’ların, ülkemiz sınırları içinde, TC vatandaşlığı altında Türkiye karşıtı bir lobiye dönüştüklerini görmekteyiz. “Sivil toplum kuruluşu” olmayı devlete düşmanlık çizgisinde yürütüyorlar ve bunu Batı ülkelerinden fon, hibe adı altında destek alarak yapıyorlar. Türkiye aleyhtarlığında al gülüm, ver gülüm misali yürüyen bu ilişkiyi, Cumhuriyet devrimleri temelinde Türk kadınlarının yükseltilmesi için mücadele ettiklerini zannettiğimiz bazı imzacı kadın örgütlerinin nasıl içlerine sindirebildiklerini anlamak ise güçtür. İktidar muhalifliğinden gözleri dönüp, Batı’nın bedava çalıştırdığı “kullanışlı eleman” durumuna düşen bu örgütlere, Türkiye’de sivil toplum kuruluşu olmanın, bugün, her zamankinden yüksek bir sorumlulukla hareket etmeyi gerektirdiğini hatırlatırız.

 
Kaynaklar:

(1) Işıl Çetin: GREVİO Raporlarının Hedefi, Teori, 367, 2020
(2) https://ailevecalisma.gov.tr/media/3825/grevio-rapor-turkce-5bd99d7dbb799.pdf - GREVİO (İlk) Değerlendirme Raporu – Türkiye,
(3) https://www.stgm.org.tr/sites/ default/files/2020-09/istanbul-sozlesmesi-turkiye-izleme-platformu-2017-golge-raporu.pdf - Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin hükümlerini yürürlüğe koyan yasal ve diğer tedbirler hakkında Türkiye’nin İlk Raporuna İlişkin Sivil Toplum Örgütlerinin Gölge Raporu

 



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA