İki gün içinde üç doktor saldırıya uğradı!..

 Mersin’de aile hekimi A.Ö, görev yaptığı ASM’de, usulsüz rapor talebini yerine getirmediği için bıçaklı saldırıya uğradı, hekimin üst dudağı parçalandı. Gözaltına alınan saldırgan tutuklandı.

 Bursa’da Merkez ASM’ye giden bir hasta, 10 gün istirahat raporu istedi. Aile hekimi usulsüz rapor veremeyeceğini belirtti. İstediği raporu özel bir hastaneden alan hasta, aile sağlığı merkezine gelerek aile hekimini darp etti. Doktorun burnu kırıldı, saldırgan serbest bırakıldı.

Bursa Kestel’de ise acil servis doktora İlknur Ç. yanlış barkod gerekçesiyle hasta yakınları tarafından yumrukla darp edilip yerlerde sürüklendi, makaslı saldırıya uğradı.

Sevgili okurlarım, yukarıda son günlere ait birkaç saldırı haberini sizlere anımsatmaya çalıştım.  Geriye dönüp bakarsak, hekimlere yapılan ve bazıları maalesef ölümle sonlanan onlarca ve hatta yüzlerce saldırıyı hatırlıyoruz.  Sizlerin de düşündüğünüz gibi burada ters giden bir şeyler vardır.   Belki eski yıllar içerisinde tek tük olmuş olan bu saldırılar, artık sözlü hakaretlerden sıyrılarak taciz ve fiziki saldırılara dönüştü.

Başlangıcını ise, herhalde ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi’ olarak içinde yaşadığımız programı uygulamak üzere halkımızı bilgilendirmek yerine doktorları küçümsemeye varan söylemlerini düzeltmek inceliğinde bulunmayı beceremeyen siyasilerimize borçluyuz.   Örneğin; “Doktor Efendi!” hitabını ve “Bunlar tansiyon ölçmeyi bile bilmezler!” kişisel yorumunu unutmamız olası değildir.   Kaldı ki, Sağlık Bakanları olarak sorumluluk olanlar nedense bu olayları sıradan adli konular olarak görmeye koşullandırılmışlardır herhalde!

Aşağıda size bir değerli meslektaşım tarafından yazılmış dizeleri sunuyorum.  Belki doktoruna karşı sevgi ve saygısı yitirmemiş hastalarımız bu dizeleri yüreklerinde hissediyor ve zaten anlıyorlardır.   Benim sözüm ise doğrudan ülkemizi yönetmekten sorumlu olan siyasilerimize ve özellikle Sağlık Bakanlığı makamının sorumluluğunu bilemeyenleredir!

Bu anlamlı şiiri için değerli meslektaşım, İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Ali Vardar’a teşekkür ediyorum.

“14 Mart Ağıdı!

Ben sizin düşmanınız değilim!

Sadece sizin doktorunuzum.

Hayatınızda çok nadir yaşadığınız,

En zor anlarınızda,

Hemen yanıbaşınızda olan kişiyim!

Eşinize, çocuğunuza açamadığınız,

Dertlerinizi, sıkıntılarınızı anlattığınız

Sırdaşınızım!

Yoğun bakımda komada iken,

Sizi besleyen, kalori hesabınızı yapan,

Altınızı temizleyenim!

Ağrınızı dindirmeye çalışan,

Acınızı paylaşan,

Sizinle ağlayan,

Sizinle gülenim!

Bazen çocuğunuz, bazen kardeşiniz,

Bazen can dostunuz,

Bazen anneniz, bazen babanız

Bazen vazgeçemediğinizim!

Ben sizin düşmanınız değilim!

Çok zor geldim buralara,

Gökten zembille inmedim.

Dişle, tırnakla,

Çok fazla emek ve fedakârlıklarla,

Uykusuz gecelerle,

Gezmemden, tozmamdan, keyfimden,

Yememden, içmemden vazgeçip,

Sizlere öncelik vererek geldim buralara!

Çok taş taşıdım,

Çok çekiç salladım,

Çok kürek de salladım.

Çok aç susuz kaldım.

Ellerim çok nasır tuttu.

Ellerim çok kalem de tuttu!

Günler, geceler boyu.

Abimiz öldüğünde cenazesine gidemedik,

Yoktu yerimize bakacak.

Acımızı içimize gömüp,

Sizin derdinizle uğraştık.

Sizlere güler yüz gösteremedik acımızdan.

Kiminiz bugün tersinden kalkmış anlaşılan dedi,

Kiminiz şikâyet ettiniz arkasından.

Ben sizin düşmanınız değilim.

Ben de sizin gibi bir İNSANIM sadece...”

                                                                                              Erdal Akalın (03.09.2017)