10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı  09:35  AVUKATLARA ‘SEÇIM VE SANDıK GÜVENLIĞI EĞITIMI’ VERILDI  09:32  81 BARO: CINSEL ISTISMARA HEP BIRLIKTE DUR DIYELIM 
Emekçinin Makus Talihi !.. | DEMOKRAT MERSİN GAZETESİ
image
Erdal AKALIN

Emekçinin Makus Talihi !..

Uzun süredir ülke insanının canını yakan bir istatistik yayınlanıyor kurumlarca; işsizlik!  Bu sayılama, devletin istatistiklerini yönlendiren kurumunca bile % 15 civarında denilerek ilan ediliyor.  Yarı tüzel kurumlar ( ticaret odaları v.b ) ve medya organlarının ekonomistleri ise bu rakamın daha yüksek olduğunu ısrarla belirtiyorlar.  Örneğin; çalışabilir genç işsizlerin oranı daha da çarpıcı; % 25!

Aslına bakılırsa, işsizlik sadece bizim derdimiz değildir.  Özellikle son küresel ekonomik kriz ile tüm ülkeler bazında işsizler ordusunun istatistikleri kabarmaya başlamıştır.  Ancak, konu bizim gibi gelişmekte olan bir ülke bazında incelenirse, insanların sosyal adalet ilkesinin oldukça dışında olmaları ve gelir dağılımı adaletsizliği öne çıkmış olunca,  konu daha çok vahimleşmektedir.

AKP İktidarı da, sosyal devlet ilkesi ile sadaka ekonomisi arasında ki farkları iyice kafasında netleştiremediği için, kısa vade içerisinde bir çözüm beklemekte olası değildir. 

Geriye dönüp bakıldığında ise nerede yanlış yaptık ve halen yapıyoruz demek gerekmektedir. 

1990’lı yıllarla başlayan küresel ekonomik balon, sonunda patlamıştır.  Ülkemiz ise bu gelişmeden önce de bazı sıkıntıları yaşamış ve özellikle 2000 yılı itibari ile ekonomik tablo iyice bozulmuştur.  Kurtarıcı olarak gelen Sayın Kemal Derviş, ekonomik dar boğazı aşmak için finans kurumlarını düzeltmek üzere olumlu girişimler de yapmıştır. 

O dönemin kısa vadeli kurtuluş programı, dış borç alarak sıkıntıyı çözümlemek üzerine kurgulanmış, IMF ve Dünya Bankası destekli küresel finans yardımları ile kısmen bir rahatlama da sağlanmıştır.  Balonun etkisi ile ülkeye giren yabancı sermaye akımı ise kısa vadeli kâr amaçlı geldiği için, sanki her şey yolunda imiş gibi algılanmıştır.  Ki, iktidar erkini eline geçiren AKP, bu dönemi belli ki iyi okuyamamıştır ve tüketim ekonomisini topluma kalkınma adı ile sunmaktan da geri durmamıştır.

Dış borç ve üretime yansımayan dış sermaye artışı ile aslında kötü gidiş hızlanmıştır.  Zira dış borç artarken, cari açıkta hızla yükselmiştir.  Döviz kurunun cazibesi ile ithalat artmış ve ihracat azalmıştır.  Bu kolaylık, özel sektörü keyiflendirmiş, istihdama yönelik yatırımlar askıya alındığı gibi, iç talep azalınca gelir dağılımı da iyice bozulmuştur.  İşsizlik,  özelleştirme mevzuatında da emekçileri yok sayabilmek yanlışı ve bilinçli tercihi nedeni ile kronik bir hale dönüşmüştür.

Özelleştirme, eğer eylem de kamu çıkarı varsa, kuşkusuz uygulanmalıdır.  Ancak, o kurumun çalışan işçi ve memurlarını yok saymak, özelleştirme sonrası iş garantilerini görmezden gelerek yapılan özelleştirmeyi bir başarı olarak sunmak, galiba sadece AKP İktidarı tarafınca alkışlanabilir bulunmuştur.

Satılan birçok kurum ve fabrikanın işlerliği bozularak hurdacılara satılırken, arsaları yap-sat amacı ile değerlendirilmiş, buna karşılık bu kurumlara ekmeğini ve istikbalini bağlamış emekçiler yok sayılabilmiştir.  İşin komik yanı da, bu eylemleri gerçekleştirenleri iktidara getiren oyların sahipleri de bu sokağa bırakılan emekçilerdir!

Bir ikisi istisna tutulursa, sendikal kuruluşlar da bu açmazı ve oyunu ya göremeyecek kadar bilgisiz ve deneyimsizdiler, ya da sendika ağalarının kişisel gelecekleri emekçilerin yanında olmayı değil, iktidar erkine yakın durmayı gerektiriyordu.  Yorumlar muhteliftir!

Gelinen nokta, hükümetin ciddi yanlışlarına devam edeceği kuşkusunu yaratmaktadır.  İşsizlik ödeneklerinin komik olması yanında, işsiz bırakılmalarına bilerek göz yumulan emekçilere sunulan 4 / C uygulamalarının da sorunu çözmek için yeterli olmadığı iyice su üstüne çıkmıştır.  Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı destekli kömür, gıda paketi gibi yardımların da yaraya merhem olamadığı anlaşılmaktadır.  Keza, parti kanalı ile temin edilen bir havuzdan yapılan merdiven altı dağıtımlar da çözüm yolu değildir.

Yapılması gereken, devletin özel sektöre vereceği destekle istihdama yönelik üretim çarkını bir an önce çevirmesi eylemidir.  Keza, devletimiz sadece denetçi olmakla kalmamalı ve istihdama yönelik üretici olmak için kolları sıvamalıdır.  Anlaşıldığı kadarı ile yalnız liberal ekonomi ve özel sektör eli ile ekonomiyi yoluna koymak ve özellikle işsizliği önlemek pek mümkün olamamaktadır.  Türkiye, yanlış yaparak kısa süre önce terk ettiği karma ekonomik modele geç kalmadan dönmelidir.

Özel sektör ve üniversiteler AR-GE çabaları yönünden yüreklendirilmelidir.  Böylece yeni istihdam alanları açabilecek alanlar yaratılır ve özel sektör heyecan duyabilir.  Keza teknolojik atakların emekçiyi banttan kopararak aç bırakmak riski de asgariye indirilebilir.

Emekçiler derken, sadece endüstri alanı ve hizmet sektörü işsizlerini değil, tarım emekçilerini de unutmamak gerekiyor.  Tarım ürünlerinin ülke ve iklim koşulları dikkate alınarak ve ihracat şansları iyi değerlendirilerek yeniden devletin yol göstericiliği ile düzenlenmesi doğru olacaktır.  Bırakın başarılamayan demeği, gerçekleştirilmesi akla bile gelmeyen tarım reformu ise çok ciddi ve hayati bir adım olarak gündemini korumaktadır.

Her dönem olduğu gibi, Çalışma Bakanlığı başkanlığında işveren ve emekçi kesim temsilcileri yeni asgari ücreti tartışmak ve kararlaştırmak için bir araya gelmektedirler.   Sendika temsilcileri halen kendi aralarında bile anlaşamamış iken işveren grubu ‘0’ zam artışı önerisi ile masadadır.  Bakan Bey, galiba işverene yakın durduğunu özellikle yansıtmaktadır.  Bu masadan emekçiye olumlu ve gündeme uygun bir zam artışı çıkmayacağı da belli olmuştur.   Gerisi laf salatası ve kasten uzatılacak görüşmelerle geçecektir. 

Aklımızın erebildiği konuları köşeye taşırken, emekçilerin de makûs talihlerini yenmek için oylarının değerlerini bilmelerinin önemine değinmek isterim.  Emekçi, siyasi yelpazede ki yerini iyice bilmeli ve kendi oy tercihini gözden geçirmelidir.  Aksi halde, Ankara’da daha çok çadırlı eylemleri yapmak zorunda kalabilirler!..

Erdal Akalın
(07.12.2016)    

 

 

 Yazı Tarihi : 7.12.2016 12:18:17 | E-Mail : e.akalin016@gmail.com
 


 
  YAZARIN ARŞİVİ
 


 
  YORUMLAR
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz          :

Güvenlik Kodu     : Güvenlik Kodu
Kod                        :

 



 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA