Berlin ve Batı, birçok ülkenin önerdiği arabuluculuk çabalarına karşı Ukrayna adına, sonuna kadar savaşta ısrar ediyor. Bu ısrarı dayatan ABD’nin askeri uzmanları, Rusya’yı etnik ve dinî açıdan dağıtmayı tartışıyor.

ABD hegemonyacılığının tek kutuplu dünyanın yıkılışını önlemek için Avrupa üzerinden yürüttüğü savaş, NATO birlikleri tarafından yürütülüyor. Batı’nın büyük zararlar gördüğü ve hiçbir kazanma şansı olmayan savaşı ısrarla sürdürmesi, ABD Devlet Başkanı Joe Biden’in bütün dünyaya karşı umutsuz bir hegemonyacılık dayatmasının sonucudur.

PUTİN: YENİLMEK KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR

Batı Rusya’ya karşı yıkma, yerle bir etme gibi hedeflerle hareket ediyor. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin, yenilmelerinin kırmızı çizgileri olduğunu açıkladı. Bu Rusya’nın nükleer silah kullanabileceği ve üçüncü dünya savaşı gibi tartışmaları da gündeme taşıdı.

ABD tarafından Rusya’ya karşı ısrarla ileri sürülen Avrupa ve özellikle Almanya, çok büyük zarara uğramaktadır. Ülke krize girmenin eşiğinde. Almanya’nın sembolü sayılan büyük firmalarından BASF, önemli iki bölümüne kilit vurdu ve binlerce kişi işsiz kaldı. Gaz ve enerji fiyatları nedeniyle bütün firmaların yüzde 30’u orta derecede ve yüzde 30'u da ağır derecede risk altındalar.

Diğer yandan Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa’da, NATO ve savaşa karşı mitingler başladı. On binlerin katıldığı gösteriler doğrudan ABD ve savaş politikalarını hedef alıyor, Rusya ile barış talep ediyor.

Bu gelişmelere rağmen Batı yönetimleri ve Ukrayna, arabuluculuk yapma çabalarını reddediyor. Savaşçı çizgide umutsuzca ısrar ediyor. Alman dış politika bülteni German Foreign Policy (GFP) özetle şunu yazdı: “Brezilya'nın adımlarından sonra Çin, Ukrayna krizinin siyasi çözümü üzerine' bir makale yayınladı. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 'Yeni Delhi'nin her türlü barış sürecinde yer almaya hazır' olduğunu ekledi. Başbakan Olaf Scholz, Modi'yi ikna ederek Yeni Delhi'yi Batı'nın Rusya'yı tecrit etme siyasetine dahil etmek istemiş, ancak başarısız olmuştu.”

“Ukrayna'da ilgiyle karşılanan Çin'in girişimi, Berlin’de reddedildi. Alman siyasetçiler, Ukrayna’nın askerî zaferi için çağrı yapmaya devam ediyor. ABD'li uzmanlar bir süredir askerî bir yenilgi sonucunda Rusya'nın 'etnik-dini hatlardan' parçalanabileceği konusunda spekülasyon yapıyorlar. O zaman Batı, yalnızca Rusya Federasyonu'nun yıkıntılarını askerden arındırmakla kalmayacak, aynı zamanda orada 'kitlesel bir aklanma süreci' ve bir tür yeniden eğitim programı da yürütebilecek.” (27 Şubat 2020)

(Ukrayna birliklerinde, İçişleri Bakanlığına bağlı Azov Taburu gibi çok sayıda neonazi grubu savaşıyor.)

ÇİN’İN DİPLOMATİK ÇÖZÜM VE BARIŞ GİRİŞİMİ

Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi Üyesi Wang Yi, Münih Güvenlik Konferansı'nda Ukrayna savaşını sona erdirmek için bir girişim duyurdu. Çin'in çatışmayı çözme konusundaki tutumunu özetleyen bir belge sunacağını söyledi. Çin'in hamlesi, Ukrayna savaşına uzun zamandır dillendirilen “görüşmeler yoluyla çözüm taleplerine” denk geliyordu. Örneğin Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Ukrayna savaşının sona ermesini savunan devletlerden oluşan bir “barış kulübü” kurulduğunu duyurdu. Hindistan iki tarafla da müzakere etmeye çalışıyor; ulusal güvenlik danışmanı, Putin ile görüşmek üzere Moskova'ya gidiyordu. Türkiye'nin Rusya ile Ukrayna arasındaki müzakereleri sonucu hazırladığı olası bir barış anlaşması, 2022 baharında Batı'nın müdahaleleri nedeniyle başarısız oldu.

Berlin'deki Rusya-Ukrayna arasında arabuluculuk girişimlerine karşı isteksizlik, Çin'in 'krizin siyasî çözümüne ilişkin' on iki maddelik raporunu sunduğu gün iyice belirginleşti. Pekin, “tüm ülkelerin egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne” en yüksek önceliği vererek savaşa karşı konumlandı. Ayrıca, nükleer saldırı tehdidini de sert bir şekilde eleştirdi. Pekin ayrıca “Soğuk Savaş zihniyetini”, çifte standartları ve sürekli genişleyen yaptırım politikasını kınadı. Çin, müzakerelerin bir an önce başlamasını talep etti ve tüm devletleri destek olmaya çağırdı. Ukrayna açık davrandı ve Vladimir Zelenskiy, daha detaylı görüşmeler için Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşeceğini açıkladı. Dışişleri Bakanı Dmytro Kuleba, birkaç noktada mutabakata varıldığını ve belgenin yakından inceleneceğini belirtertti.

ISRARDAKİ AMAÇ: RUSYA'YI PARÇALAMAK

Alman Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, görüşmeler başlamadan önce Rusya'nın birliklerini tamamen geri çekmesi gerektiğinde ısrar etti. Olaf Scholz’un Yeni Delhi'yi caydırma girişimine rağmen Modi, “Hindistan'ın barış sürecine katılmaya ve katkıda bulunmaya hazır olduğunu” belirtti.

Almanya Meclisi Avrupa Komisyonu Başkanı Anton Hofreiter (Yeşiller), Çin girişiminin “oyalama taktiği” olduğunu iddia etti, “Çin, dünyanın bazı bölgelerini aldatmaya çalışıyor.” dedi. Sürecin Kiev'in siyasî kararları tarafından yönlendirileceği söylense de, Avrupa’da Ukrayna'nın Rusya'yı yenmesi gerektiği ısrarla söyleniyor. Liberal Parti (FDP) Genel Sekreteri Bijan Djir-Sarai, “Ukrayna bu savaşı kazanmalı.” diye konuştu. Almanya Hristiyan Demokrat Birliği (CDU)'nin dışişleri ve askerî konulardaki siyasetçisi Roderich Kiesewetter, “Bu savaşı kazanması için Ukrayna liderliğini desteklemeliyiz.” ifadelerini kullandı.

Çözüm için görüşme çağrıları artarken, Batı'da, Ukrayna'nın zaferinden sonra Rusya'nın geleceği üzerine tartışmalar yürütülüyor. Önceki yılın nisan ayında ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin şunu belirtmişti: “Rusya'nın Ukrayna’da yaptığını artık yapamayacak kadar zayıfladığını görmek istiyoruz.” Annalena Baerbock daha da ileri giderek sadece “Rusya'yı mahvetmek” değil, aynı zamanda Rus devletinin tamamen parçalanması çağrısı yaptı ve bu ısrarla tartışılmaya devam ediyor. Birkaç hafta önce, Washington'daki Jamestown Vakfı ve Hudson Enstitüsü, “Rusya Federasyonu'nun dağılmasına hazırlanmak” başlıklı ortak bir etkinlik düzenlediler.

Jamestown Vakfı'ndan uzmanlara göre, önce Rusya'nın Ukrayna'da “tam askerî yenilgisi” sağlanmalı. Bunu iki olay takip edebilir. “Minimalist hedef”, Rusya'yı, Moskova karargâhının artık sınır bölgeleri ve etnik azınlık mahalleleri üzerinde doğrudan kontrol uygulayamadığı, “gevşek, konfederasyon benzeri bir siyasi yönetim yapısına” dönüştürmek. “Maksimalist hedef”, Rusya Federasyonu'nun “etnik-dinsel çizgiler boyunca” tamamen parçalanması ve bölünmesidir. Bugünkü Rusya'dan küçük bir çekirdek bölge kalabilir.

Jamestown uzmanları, Rusya Federasyonu tamamen çökecek olursa, 1944'te Nazi Almanyası için planlanan Morgenthau Planı'na benzer bir uygulama talep ediyor. Örneğin, “saldırgan Rus militarizminin ve yayılmacılığının geri dönüşüne olanak tanımayan”, “uluslararası düzeyde izlenen bir askerden arındırma programı” uygulanmalı. Sadece savaş suçluları değil, aynı zamanda Ukrayna savaşının sorumluluğunu paylaşan “önde gelen propagandacılar, siyasî seçkinler içindeki savaş yanlısı savunucular” ve “entelektüeller ve askerî-sanayiî kompleksinin temsilcileri” de uluslararası bir mahkeme önüne çıkmalıdır. Bu,  “Rus toplumunun geniş katmanlarını” etkileyen “kitlesel bir aklanma sürecinin” parçası olmalıdır. Kastedilen, çok sayıda ayrı bölgeye bölünmüş, parçalanmış bir Rusya için bir tür yeniden eğitim programıdır.

Anadolu Ajansı, Batı ülkerlerinin Ukrayna'ya askerî yardımlarını toparladı.

SAVAŞ ABD-NATO İLE RUSYA ARASINDADIR

24 Şubat’ta savaşın yıldönümünde GFP şunu yazdı: “Batı, hedeflerini tartışırken Rusya'nın 'dağıtılmasını' dışlamıyor. Olaf Scholz Moskova'nın 'kazanmaması gerektiğini' talep etmekle yetinirken, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Rusya'nın kendi topraklarında 'tamamen ezilmesini' isteyen güçlerden söz ediyor. NATO, Ukrayna askerî personeli tarafından işletilen bir ağır silahlı kuvvet ile savaşa müdahildir. NATO ile Rusya arasında savaş büyüyor.”

Analizcilere göre, NATO silahlarıyla yürütülen bu çatışma çoktan bir vekalet savaşı halini aldı. Örneğin 2003 ve 2011'de Irak ve Libya'ya olduğu gibi, herhangi bir gücün, Batı'nın saldırdığı bir ülkeye destek vermesi düşünülemezdi. Ukrayna ise Batı'dan geniş destek görüyor. Yalnızca ABD'nin askerî, insanî ve malî yardım taahhütleri, ocak ayı ortasına kadar 73,18 milyar avroyu buldu. Bu neredeyse Bulgaristan'ın millî üretimi kadar. Ocak ayı ortasına kadar, AB ve üye devletlerin taahhütleri 55 milyar avro oldu. Neredeyse Slovenya'nın ekonomik gücü kadar. NATO ülkeleri diğer desteklerin yanı sıra 368 ana muharebe tankı, bin 240 zırhlı araç, 293 obüs, 49 çoklu roketatar ve 24 hava savunma sistemi tedarik etti. Daha fazla silah teslimatı sözleri devam ediyor. Gerçekte, Batı'da eğitilmiş Ukraynalı askerler tarafından hizmet verilen bir NATO kuvveti Ukrayna'da savaş halindedir. Savaş stratejisi, saldırılar için hedef verileri ABD ile birlikte belirleniyor.

15 Şubat’ta Münih Güvenlik Konferansı'nın Eski Başkanı Wolfgang Ischinger, Ukrayna savaşında NATO’nun “Batı savaş hedefleri” üzerinde anlaşmaya varılması için, “politik-stratejik bir temas grubu” kurulmasını önerdi. Batı böyle bir "temas grubuyla”, Ukrayna'yı savaşta kontrol edebilirdi. İngiliz ve Ukrayna medyasının yanı sıra ABD-Rusya uzmanları ve birçok diplomat tarafından yapılan araştırma da, bunun gerekliliğini gösteriyor: “Buna göre, on buçuk ay önce neredeyse tamamı müzakere edilen bir ateşkes anlaşması, NATO ve özellikle İngiltere'nin ısrarlı itirazları nedeniyle başarısız oldu.”

UKRAYNA’DA NATO’NUN TANK  VE ZIRHLI BİRLİKLER ORDUSU

Batı ana muharebe tanklarının Kiev'e teslim edilmesiyle “NATO zırhlı kuvvetleri” Ukrayna savaşına girdi. Olaf Scholz, en modern modellerden olan 14 adet Leopard 2A6 gönderme sözü verdi. Müttefiklerle birlikte Scholz, “Hızlı bir şekilde iki tank taburu oluşturacaklarını.” söyledi. Bu 80 veya 90 ana muharebe tankından olacak. Askeri uzmanlar bu taburların, Kırım'ın geri alınması için düşünülen bahar taarruzunun bir parçası olarak, cephenin bazı kısımlarında atılımlar yapabileceğini düşünüyor. Ek olarak, NATO doktrinine göre ana muharebe tanklarıyla “savaşta bir ağ oluşturan” başka silah sistemleri de büyük ölçekte teslim ediliyor: Zırhlı personel taşıyıcıları, topçu ve uçaksavar sistemleri. Almanya, ABD ve diğer ülkeler çok sayıda zırhlı personel taşıyıcı, Patriot modeli yeni uçaksavar sistemleri sağlıyor. Bir sonraki adımda Zelenskiy, uzun menzilli füzeler de istiyor.

NATO’nun Doğu’ya doğru umutsuz ilerleme planı, Pasifik dahil küresel çapta genişletiliyor. Sonu hüsran olacak olan bitmeyen savaşa zorlanması Avrupa’nın kendisinin büyük kayıplara uğraması yanında halkı da kaybetmektedir. Avrupa halkları, Rusya ile barış içinde birlikte yaşamak istemekte ve bu talebini büyük kitle eylemleriyle ifade etmektedir. Bu durum NATO’dan çıkma mücadelesi veren Türkiye ve diğer ülkeler için önemli bir destektir. Emperyalist hegemonyacılığa karşı mücadelenin Doğu-Batı birlikteliği ve küresel bir özellik kazanması demektir.