Toprak Dede’den kalanlar | DEMOKRAT MERSİN | Mersin'in Demokrat Gazetesi

 
 
 
21:57  MERCAN’DA BİR İLK: ‘GECE GÖZLEM ETKİNLİĞİ’  21:35  ŞEHITOĞLU, DURAK’A TAM DESTEK VERDI  10:14  HALKIN BAŞKANI SEÇER, MAZBATASINI HALKLA BİRLİKTE ALDI  10:02  MTSO, KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇALıŞTAYıNA HAZıRLANıYOR   09:59  ÇAKıR: “DEMOKRASIDE KAYBEDEN OLMAZ”  09:49  “AVUKAT İÇİN DE ADALET!”  09:37  AHMET SERKAN TUNCER, MEZITLI BELEDIYESI’NE İLK ADıMıNı ATTı  09:33  TOROSLAR’ıN YENI BAŞKANı YıLDıZ, MAZBATASıNı ALDı  09:31  BAŞKAN ABDULLAH ÖZYIĞIT, MAZBATASıNı ALDı  09:07  A.VAHAP ŞEHITOĞLU, CHP TOROSLAR BELEDIYE MECLIS ÜYELIĞI’NE SEÇILDI  22:30  ESAT ARSLAN: MOSKOVA SALDıRıSıNıN DÜŞÜNDÜRDÜKLERI  20:37  ABDURRAHMAN YıLDıZ’DAN TEŞEKKÜR MESAJı  20:34  VAHAP SEÇER, REKOR OYLA YENİDEN ‘BAŞKAN’  20:34  YENIŞEHIR YENIDEN ABDULLAH ÖZYIĞIT DEDI  10:22  ÖZBOZKURT VE YEŞILKUŞ’TAN İL EMNIYET MÜDÜRÜ KARABÖRK’E ZIYARET  10:20  KUVAYı MILLIYE RUHU FOTOĞRAFLARLA YENIDEN CANLANDıRıLDı  10:10  MTSO, KENTIN BEKLENTILERINI VAHAP SEÇER’LE PAYLAŞTı  10:00  BAŞKAN SEÇER MUT HALKIYLA BULUŞTU  09:55  BAŞKAN ÖZYIĞIT, “BALıK PAZARı SAYıSıNı ARTTıRACAĞıZ”  09:39  CEZAEVI AVUKAT GÖRÜŞME ODASıNDA YENILEME BAŞLADı 
Toprak Dede’den kalanlar

 

Karaca, 'Dünyadaki yeni paylaşım düzeninin temeli Anadolu’dan çıkacak' derdi. Yaptığı her şeyde hem kendinden bir iz, hem de bu dünyayı kocaman kollarıyla saran bir 'Toprak Dede' şefkati vardır.

Toprak Dede’den kalanlar

Nilay Özçetin

Tüketerek değil, paylaşarak mutlu olacağız bu dünyada.” Hayrettin Karaca bir asıra yaklaşan yaşamı ile doğa sevgisini yurt sevgisiyle bütünleştiren, “Yaşamak için yaşatmalıyız” felsefesini savunan, aynı zamanda TEMA Vakfı’nın kurucusu, Türkiye’nin ilk arboretumunun sahibi (“Ağaç Müzesi” demektir) “Toprak Dede”mizdir.

4 Nisan 1922 tarihinde Bandırma’da dünyaya gelir. Yunan’ın yakıp yıktığı, zalimlik yaptığı günlerdir. Çocukluğu zor koşullarda geçer. Liseyi bitirdikten sonra ailesinin triko-örme işinin başına geçip onu ülkenin en başarılı sanayi kuruluşlarından biri haline getirir. Karaca Firması Türkiye’de ihracatın liderliğini yapmış, üstelik bunu diğer kuruluşlardan neredeyse 20 yıl önce gerçekleştirmiştir. Bu konuda,”Ben sanayici olmak istemiyordum. İstediğim edebiyatla ilgilenip kalan zamanımı doğayla iç içe geçirmekti. Fakat o günlerde babamıza karşı çıkmak söz konusu değildi” der.

Ellili yaşlarında, Türkiye’nin ilk arboretumunu kurar. Yurtiçi ve yurtdışında gezdiği her yerden tohumlar toplar, botanik bahçelerini gezer, bağlantılar kurar. Bugün Yalova’daki 135 dönümlük Karaca Arboretumu dünyanın her yerindeki botanikçiler tarafından bilinmektedir. 14.000 türü barındıran arboretum aynı zamanda ülkenin tehlike altındaki türleri için bir gen koruma merkezidir.

Karaca, Anadolu’yu gezerken hızlı bir çölleşme tehdidinin farkına varır. Bitki türlerinin yok olduğunu görür. Harap olan meralar, kuruyan şelaleler ve tahrip edilen ormanlar onu harekete geçirir. 1992 yılında sanayici arkadaşı Nihat Gökyiğit ile birlikte TEMA’yı (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’nı) kurar. Amaçları, Anadolu’da yaşanmakta olan erozyon ve çölleşme tehlikesine kamuoyunun dikkatini çekmektir. TEMA’nın “Türkiye Çöl Olmasın” sloganı toplumda büyük yankı uyandırır. Bu çalışmalarıyla “Alternatif Nobel Ödülü” olarak verilen “Doğru Yaşam Onur Ödülü”ne layık görülür. Karaca ise ödülün sorumluluk getirdiğini ifade ederek, şöyle konuşur; “Her ödül kişiye bir sorumluluk verir. Bu ödüle layık olabilecek olan sorunlarla baş başayım. Bunu almak kolaydır da sürdürmek zordur. Bunu bana ‘yaşanabilir dünya için, emek verdiğim için’ verdiler gibi geliyor. Yaşamak istiyorsanız o halde yaşatacaksınız. Kimi yaşatacaksınız? ‘Global ekonomi’ denen o canavar kendine hayat veren, benim de ortak olduğum doğal eko sistemi bitirinceye kadar büyümeye devam edecek. Devletleri, hükümetleri ve her kurumu esir almıştır. Bunun çaresi var. Çaresi benim. Çünkü ben sebep oluyorum o tahribata. O üretiyor ben de tüketiyorum. O halde ben kendi kendimin katiliyim. O halde tüketmemek lazım. Bu Anadolu’da halen yaşayan bir kültür vardır; ‘Komşusu aç yatarken yiyenin yediği helal değildir’ deriz. İşte bu Anadolu kültürünün dünyanın kurtuluş hareketi olduğuna inanıyorum ben. ‘Param var, ama hakkım yok’ diyorum ve ona göre de yaşıyorum. Tüketerek değil, paylaşarak mutlu olacağız bu dünyada.”

Kendisiyle özdeşleşen kırmızı süveterini 30 yıl boyunca giymesinin bir nedeni de tüketime karşı olan tavrıdır. Ayrıca Birleşmiş Milletler tarafından da “Orman Kahramanı” seçilir.

Hayrettin Karaca, “Bilenin bilmeyene borcu vardır” der hep. Bu sözünün gereği olarak, ister bir köy kahvesinde 5-6 kişi, isterse akademisyenler ve hükümet görevlilerinden oluşan bir bilimsel konferans olsun; dinleyici kitlesi ve sayısı ne olursa olsun, konuşmaktan ve çevre bilincinin oluşması için çalışmaktan vazgeçmez. “Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün gösterdiği yolda gitmek zorunda olduğumuzu dile getirir.

DİLİMİZ VE KÜLTÜRÜMÜZ
Aslında topraktan daha önce gelen bir derdi vardır Hayrettin Karaca’nın; dilimiz ve kültürümüz. “Bir millet bağımsızlığı dahil her şeyini kaybedebilir, fakat dilini sakladıkça o millet yaşıyor demektir. Benim en çok korktuğum şey dilin ve kültürün gidiyor olmasıdır. Bir ulus olarak en büyük servetimiz dilimiz ve kültürümüzdür” der. Vicdanı hür, fikri hür gençler yetiştirmek ister. Muazzez İlmiye Çığ ile birlikte mensubu oldukları neslin görgüsünü ve bilgisini kendilerinden sonraki kuşaklara aktarmayı da asla ihmal etmezler.

Hayrettin Karaca’dan çok şey öğrendik. Sadece kendisi gibi yaparak yaptı üstelik bunu. Parmak sallamadı, kızmadı, kırmadı ve kendini örnek göstermek yerine sadece doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapmaya devam etti.

BİLGİ, İLGİ VE TEPKİ
Hayrettin Karaca yaşam felsefesini üç kelimeyle tarif ediyordu: Bilgi, ilgi ve tepki. “Bilgili olacaksın. Çok oku, çok yaz, ama bildiklerini insan ayrımı yapmaksızın paylaş. Elbette bilgili olduğumuz kadar ilgili de olmamız gerekli. En önemlisi tepki. Üzerinize vazife olmayan işlere karışın…”

Karaca yapılan yanlışlara tepkisini göstermek için eylemler gerçekleştirir. Muazzez İlmiye Çığ’a, çok tartışılan yabancılara toprak satışına karşı korsan eylem yapmayı teklif eder. Karaca 86, Çığ 95 yaşındadır. 24 Aralık 2008 tarihinde TBMM’nin Çankaya kapısı önünde kar yağışı altında ellerinde dövizlerle eylem yaparlar. Dövizlerde: “Tarım Alanları Satılamaz”, “Şehit kanlarıyla sulanmış vatan toprağını satamazsınız” yazmaktadır.

Türkiye Gençlik Birliği’nin 19 Mayısta düzenlediği “TC İçin Türk Milleti Ayakta” buluşması çerçevesinde Belgrad Ormanlarında çekilen klipte çılgın ihtiyarlar, Hayrettin Karaca ve İlmiye Çığ da rol alır.

Kendisiyle dalga geçen bir kişidir Hayrettin Karaca. Televizyonda yaptığı bir programın isminin “Giderayak” olması bile kendisiyle nasıl dalga geçtiğini göstermektedir. Yaşını işin içine katmadan duramayan, kendisini ti’ye almaktan vazgeçmeyen bir “büyükbaba” figürü oluşturur. Umudunu; Rize’nin Çamlıhemşin yaylalarında kendisine “Toprak Dede” ismini veren o bilge çocuktan ve memleketine olan güveninden aldı Hayrettin Karaca. “Dünyadaki yeni paylaşım düzeninin temeli Anadolu’dan çıkacak. Niçin Atatürk İstanbul’a Kurtuluş Savaşı’ndan çok sonra geldi? Hep Anadolu’yu gezdi. Oradan aldı gücünü. Dünya kurtuluş hareketi Anadolu’dan yayılacaktır dünyaya. Ben bir Anadolu bireyi olarak buna gönülden inanıyorum” derdi.

Hayrettin Karaca’nın yaptığı her şeyde hem kendinden bir iz, hem de bu dünyayı kocaman kollarıyla saran bir “Toprak Dede” şefkati vardır.

Bu topraklar onu sonsuza dek hatırlayacaktır…



Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

    YORUM BULUNMUYOR!


 
  HIZLI ARA
 
 
 
  HAVA DURUMU
 
..

Mersin Haberleri, Mersin Son Dakika, Mersin Haber, Haberler, Son Dakika, Mersin, Mersin Siyaset



 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
demokratmersin.com © Copyright 2007-2024 Tüm hakları saklıdır. İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA