Esat Durak

Uzun soluklu bir süreçti ..
Bir önceki seçimi 1 oyla kaybetmiştik ..
Ardından mahkeme süreci..
Ayrılıklar..
Geride kalanlarla yeniden seçime girdik ..
Bu defa farklı kaybettik..
Bir çok kişi kaybetmemize bölünmemizin neden olduğunu söyledi.
Yerel seçimlerde Burhanettin Kocamaz"in Hamit Tuna'ya yaşattığı kayıp misali, içimizden çıkan İbrahim Yalçıner'in bize kaybettirdiği görüsü hâkimdi.. Ben buna hem mental olarak hem de matematik olarak katılmıyorum..
Çünkü bu secimin karargahında olan bir gazeteci olarak artimetik bu kadar basit değildi. Yalçıner'e masabaşında verdiğimiz oylar yerini buldu.., Yani Sevgili Yalçıner bizim tahmin ettiğimiz oyu aldı. Ama biz kendimize biçtiğimiz oyu maalesef alamadık ..
Peki neden ?
MGC, tarihinde görülmemiş bir hazirun sayısına ulaştı kongrede.. Toplam 312 kişi oy kullandı ve bu yüzde 90 lık bir katılım oranıydı. MGC'nin üye profiline bakıldığında , katılımın artması sadece gazetecilere yaramayacaktı ve öyle oldu.. Meslekle ilişkisi kesilmiş, başka sektörlerde calışmasına rağmen bir şekilde ismi haziruna ilişmiş , kıyısına köşesine çekilmiş kim varsa o salondaydı.. Bindirilmiş kıtalar misali genel kurul salonuna taşınan üyeler, bu mesleğin ruhunu taşıyanları, hayalleri ve idealleri ile baş başa bıraktı.

Bir başka neden de üyelerin güç zehirlenmesiydi. Rakiplerimizin ikisi de kentteki iki medya kurulusunun sahipleriydi. Neredeyse aldıkları toplam oy 180 civarındaydı. Geçtiğimiz sene iki adayın aynı yönetimde bulunduğu liste 109 oy alabilmişti .
Yıpratıcı bir dönem geçirmelerine rağmen her iki adayın da ayrı ayrı listelerde girdikleri seçimlerde aldıkları oyun yükselmesi, üyelerin mesleki saiklerle değil güç ve temsil ekseninde konuya baktığının kanıtı niteliğindeydi .

Öte yandan seçim çalışmaları sürecinde propaganda metaryalleri arasındaki fark da seçimin belirleyicisi oldu . Bizler tabanımızla çektiğimiz sıkıntılar üzerinden ortak bir dil oluşturmaya çalışırken, belki iddiali olacak ama bazı rakiplerimiz siyaseti, ticareti ve feodaliteyi kullandı. Bir çok üye maalesef mesleğin içinde bulunduğu ahvali değil , sosyo ekonomik ilişkilerinin ahvalini dert ederek sandıkta oyunu kullandı .. Ve ben bunu söylerken mesleğim adına acı çekiyorum ..

Sonuç olarak ;
Seçim sürecinde üyemiz olan onlarca insanla konuştum ve tercihleri konusunda kendilerini ikna etmeye çalıştım ( sadece meslek metaryalleri kullanarak )
Ne var ki sahadan elde ettiğimiz verilerle, sandıktan çıkan sonuçları karşılaştırdığımda bu yapının bir meslek örgütü olmadığına kesin olarak kanaat getirdim .

Bir gazetecinin kalemi de kelamı da doğruyu söylemelidir arkadaşlar ...
Gazeteci her ne şart altında olursa olsun mesleğinden yana irade koymalıdır ..
Bu defa gazeteciler kazansın, mesleği için alin teri dökenler kazansın , sahada olanlar kazansın diye gözümüzün içine bakan, ama sandığa ihaneti zarflayıp atanları hiç unutmayacağım ..

Bundan sonra münferid bir şekilde meslek hayatıma nefesim yettiğince devam edeceğim . Artık bu yapı içerisinde kitlesel bir mücadeleye girmenin beyhude bir çaba olduğunu düşünüyorum..
Giderayak , bu kontrolsüz mesleki yapının oluşmaya başladığı dönemde bir dönem yöneticilik yaptığım için kendimi de sorumlular arasında gördüğümü, ne varki bu süreçten sonra meslek örgütü içine yerleşen bu anlayışla mücadele etmeye devam ettiğimi, bu vahşi yapılanmaya vesile olanların kapalı kapılar ardında hala meslek örgütümüzü biçimlendirmeye çalıştığını da dikkatinize sunuyorum değerli meslektaşlarım .

SON OLARAK ;
Yeni dönemde görev yapacak olan Kaya Tepe kurumsallığa önem veren disiplinli bir meslektaşım. Dikkatle izleyeceğim
attığı adımları.. Gerekirse suflede vereceğim ..Hatta ilkini vereyim ..
Meslek örgütünü bu kadar tartışılır hale getirenle hesaplaş önce Kaya..
Sonra payım varsa benimle..
Hatta kendinle ..
Uzaklaştır yanı başından..
Sonrası çorap söküğü gibi gelecek ..
Emin ol...
BAŞARILAR...