Zihni Erdem / Aydınlık Gazetesi-Ankara

CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, Meclis’te Atatürk fotoğrafının indirilmesi olayıyla ilgili CHP Parti Meclisi (PM) tarafından “kesin ihraç” istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) sevk edildi. 
CHP Parti Meclisi dün bir milletvekilinin Atatürk’ün resmini odasından indirme iddiasını ortaya atan ve tedbirli olarak kesin ihraç istemiyle disipline sevki istenen Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka ile ilgili talebi görüşmek için olağanüstü toplantı. Toplantıya Aylin Nazlıaka da katıldı. 

‘NAZLIAKA’NIN KASTETTİĞİ KİŞİ BENİM’
Edinilen bilgiye göre, toplantıda konu ile ilgili ilk söz Nazlıaka’ya verildi. Nazlıaka konuşmasında olayın gerçek olduğunu belirtirken yine isim vermekten kaçındı. Daha sonra PM üyeleri söz alarak konuyla ilgili konuştu. Partinin bu süreçte yıprandığı belirten PM üyeleri, Nazlıaka’dan sözkonusu ismin açıklamasını istedi. Nazlıaka ise ısrarlara karşın ismi açıklamayacağını söyledi.
Toplantıda en son Ankara Milletvekili Necati Yılmaz söz aldı. Yılmaz’ın söz alması üzerine Nazlıaka, ağlayarak toplantıyı terk etti. Nazlıaka’nın kastettiği milletvekilinin kendisi olduğunu belirten Yılmaz, “Sağda solda benim ismimi veriyor. Atatürk’ün resmini ben indirmedim. Odamda, dinleme cihazı araması yapılması için TBMM Başkanlığına başvurdum. Buna ilişkin resmi yazışmalar yapıldı. Bunlar belgeli. Asıldığı yerdeki noktada böcek araması yapılması için Atatürk’ün resmi indirildi. Arama bittikten sonra da yerine asıldı. Ben, bu aramalar sırasında çekilmiş fotoğrafları Facebook’ta paylaştım. Fotoğrafları da yanımda getirdim” diye konuştu.

‘NAZLIAKA YILMAZ’IN İSMİNİ BANA VERMİŞTİ’
Yılmaz’ın konuşmasından sonra söz alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Nazlıaka’nın resmi indiren kişinin Necati Yılmaz olduğunu kendisine söylediğini belirterek, “Bunun üzerine ben de Necati Yılmaz’ı çağırdım ve kendisi ile konuştum. Bana, şimdi anlattığı gibi, ‘Resmin böcek araması sırasında indirildiği ve aramadan sonra tekrar yerine asıldığı” bilgisini verdi. Bunun üzerine ben de kendisine “Sizi Nazlıaka ile yüzleştirelim’ dedim. Yılmaz, bunu kabul etti ama Nazlıaka yüzleşmeye yanaşmadı. Bunun üzerine parti içi hukuki sürecin başlatılması için bir komisyon kurulmasını istedim ve ismi açıklamak için hukuki sürecin tamamlanmasını bekledim” dediği öğrenildi. 
PM’de bu konuşmalardan sonra Nazlıaka’nın tedbirli olarak Yüksek Disiplin Kurulu’na sevki ile ilgili MYK’nın önerisi oylamaya sunuldu. Gizli yapılan oylamada, 4 karşı 54 oyla Nazlıaka’nın YDK’ya sevk edilmesi karalaştırıldı. 

RESMİ AÇIKLAMA YAPILDI
PM toplantısından sonra CHP Genel Merkezi’nden konu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, “CHP’li bir milletvekilinin TBMM makam odasının duvarındaki Mustafa Kemal Atatürk resmini indirdiğine ilişkin asılsız ve gerçeğe aykırı iddialar ortaya atarak, CHP’nin kamuoyunda tartışılmasına neden olan Ankara Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Aylin Nazlıaka’nın, parti tüzüğünün 68/A ve F ile 70/A-a-b hükümleri uyarınca tedbirli olarak kesin ihraç istemeyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesine karar verilmiştir” denildi.

NAZLIAKA: OLAY İYİ YÖNETİLEMEDİ
CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, dün MYK’nın talebi üzerine toplanan ve kendisinin kesin ihraç istemiyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevkinin konuşulduğu PM toplantısından sonra yazılı bir açıklama yaptı. Toplantının yaklaşık dört saat sürdüğünü belirten Nazlıaka, “İsim açıklamam konusunda çok yoğun bir baskı yapıldı ve isim açıklamadığım takdirde bu konunun inanılırlığı konusunda bir sorgulama yapıldı” dedi. “Bu olay, ismimim ‘Aylin Nazlıaka’ olduğu kadar gerçektir” diyen Nazlıaka, “Ancak olayın daha sonrasında basına servis edilişi ve basında işlenişiyle ilgili yön değiştirmesi maalesef algısal boyutuyla gerçekleştirilen olay arasında fersah fersah fark yaratmıştır. Yani olay olmuştur ama bunu yapan arkadaşımız, daha öncesinde basın açıklamasında söylediğim gibi bir Atatürk düşmanlığı amacıyla bunu gerçekleştirmemiştir” ifadelerini kullandı. 
Nazlıaka, kişinin ismini açıklamamasını ise kişiyi korumakla ilgili değil, ilkesel bir duruş olduğu belirterek, “Bu ilkesel duruşlar belki bugün anlaşılamayabilir ama tarih bu ilkesel duruşları değerlendirecektir. Dreyfus da örneğin daha öncesinde yanlış bir şekilde yargılanmıştı ama tarih ona karşılığını verdi” ifadelerini kullandı.